Yaratıcılık Ekseninde Bir Mola: Sonar +D 2020

Dijitalin farklı disiplinlerle ilişkisini odağına alan Digilogue’un sponsorluğunda, dördüncü edisyonunu düzenleyen Sonar +D İstanbul; yenilikçi işler keşfetmek, farklı perspektifler keşfetmek, yeni beceriler edinmek ve teknolojiyi odağına alan bir network geliştirmek isteyen herkesi bir araya getirdi.  10 saatlik yoğun programına; 80 üzerinde sanatçı ile 65’i aşkın etkinlik sığdıran Sonar+D İstanbul; konuşmalar, demolar, atölyeler, teknoloji gösterileri ve sergilerle dijital dünyanın sınırsızlığında proaktif bir katılımcı ya da kimi zaman baş aktör olmanın etkisini oldukça hissettirdi.

A/V ve VR Gösterimlerinde Yeni Görsel Yaklaşımlar

Digilogue ve Zuhal Müzik sunumuyla bu sene ilk kez ziyarete açılan A/V gösterim alanında katılımcılar yaratıcı süreçleri bire bir deneyimleme şansı elde etti. Festival programının bir diğer dikkat çeken yüzü ise KARMA Lab, Garage Atlas’ın da aralarında bulunduğu öncü VR kolektifleri tarafından geliştirilen VR çalışmalarıydı. Onlara eşlik eden AR çalışmalarıyla da beraber büyük bir gerçeklik laboratuvarı görevi gördü.

Sonar+D Gallery by Digilogue

Geçtiğimiz senelerde de çalışmalarını Sonar +D çatısı altında sergileyen, ARS Electronica ve Japan Media Arts Festival’den ödüllerle dönen Candaş Şişman ve Deniz Kader tarafından kurulan Nohlab, in-line ile disipler arası deneyimi bir üst noktaya taşıdı. Beste Kopuz ve Arek Qadrra tarafından kurgulanan Traces of Rhythms isimli enstalasyon bir şehrin en temel katmanlarını sorgularken, işitsel bir ritm var mıdır sorusuna cevap arıyordu.Birbirinin içine geçmeyen legolardan oluşan “imkansız oyun” ise iktidarın gücünden beslenen ve onun rüzgarına kapılmış hayalperestlerin eline kalanı temsil eden bir çalışma olarak Cansu Sönmez’in derin soruları beraberinde getiren çalışması olarak ön plana çıktı.Organik ve yapay olanı aynı bedende birleştiren “siborg”u merkez alan çalışmasıyla programda yer alan Dilem Topdal spekülatif bir bedene odaklanarak bugünün gerçeğini düşündürüyor. Akışkan şehrin erime ve şekil değiştirme sürecine tanıklık ettiğimiz üç farklı cam küp ile Esin Aykanat Avcı, doğanın tasvirini ve ilişkisi olan tüm kesitlere odaklanıyor. Fusion by RE.sole çalışması ile Ahmet Ünveren ve Ecem Dilan Köse mikro dokulardan makro dokulara uzanan geniş bir yelpazede görsel, organik bir birleşme gösteriyorlar. TAXON ismiyle geri dönüştürülmüş biyoplastikler ile üretilerek 3D Printing endüstrisindeki çevre bilincine dikkat çeken Begüm Aydınoğlu (Pada Labs) ve Özge Tunalı programın en dikkat çekici işlerinden birine imza atıyor. Disiplinler arası edinimlerini kolektif bir sanatsal disipline dönüştürme içgüdüsüyle harekete geçen Ersan Arslan, ünitelerin hareket halindeyken içine girdiği döngüyle birbirinden farklı milyonlarca hareket kombinasyonu ürettiği çalışması The Black Units ile kod tabanlı veri akışına vurgu yapıyor.

Yeni Bir Deneyim Alanında Var Olmak

Var oluşumuzun sınırsızlığını tayin ederken farklı materyallerden ve duygulardan güç alırız. En iyi sonuç veren ise deneyimler olur. Daha önce görmediğimiz bir obje ya da işitmediğimiz bir sesin yansıması da muhtemel ki farklı olacaktır. İşte bu deneyimleri en çok yaşadığımız yer atölyeler oldu.

The Game of Game Design Workshop isimli atölyede Onur Karaduman, iyi dijital deneyimleri nelerin ya da neyin iyi yaptığını incelerken dijital araçlar yerine eğlencenin çekirdeğine konsantre kalmak atölyenin ana metodu olarak belirledi.Galeri alanının tam ortasında ufak bir performans alanı hayal edin. Yaratıclığın ve müziğin tam yansıması, bir bateri, çokça synthesizer, yeni nesil Roland Jupiter serisi synthler temel alınarak atölye programında katılımcılarla buluştu.İkonik Roland serilerinin müzik tarihine etkisi hakkında bilgi sahibi olmak, müzisyenlerin iş akışı ve elektronik müzik prodüksiyonundaki deneyimlerin ortaya çıktığı yoğun içerikli bir program İlke Hatipoğlu’nun öncülüğünde geride kaldı.  DECOL Academy katkısıyla gerçekleşen Amir Ahmadoghlu atölyesinde, disiplinler arası etkileşimde farklı malzeme ve farklı tekniklerin aynı paydada nasıl buluşturulabileceği, tasarımcı ve sanatçı olmanın, yaratıcı düşünmenin yolları ve süreçleri gibi konularda bilgi, gözlem ve deneyimlerini katılımcılarla paylaşıldı.Görsellikle işitselliğin yakın temasa geçtiği workshop’da, geçtiğimiz yıl Sonar Istanbul’da “Delight” isimli yine görsel-işitsel performansı yapan ikili, Ahmet Said Kaplan ve Alican Okan, hem gerçek zamanlı görsel programlama dili olan TouchDesigner hem de müzik üretimi / ses tasarımı yazılımı Ableton Live’ın birlikteliğiyle kurulan senkronize sistemler ile etkileşimli enstalasyonlar ve görsel işitsel performansların kavramsal ve teknik taraflarını aktardılar.  Artık zıt kavramların tamamen aynı düzlemde buluştuğu kavramsal zıtlıklar üzerine bir hayat sürdürüyoruz.

Yapay zeka teknolojisinde etik var mıdır? Bu sorunun cevabını yapay zekanın karanlık tarafına doğru tuttuğumuz ışıkta Hakan Gündüz ile birlikte aradık. Dijital Sanat Kolektifi Decol TV’den tanıdığımız N. Cihan Çankaya “dijital sanatlardaki üslup farkları, kolektif üretim biçimlerinin dijital sanata katkısı, medya sanatlarındaki çeşitlilik” üzerine çok katmanlı soruları cevapladığı atölyede medya sanatına dair farklı bir perspektif geliştirdi. Prodüktör Karakter ve görsel tasarımcı ve animasyon sanatçısı Berkan Alkan’ın Ableton ve Cinema 4D yazılımı ile elde ettikleri hem ses tasarımı hem de animasyon ağırlıklı örneklerini paylaştığı, aynı zamanda yeni medya sanat eseri “Forbidden Knowledge” ı katılımcılarla buluşturdukları bir multi disipliner bir iletişim çalışması gerçekleşti. Ali Bozkurt ilemüzikal ve görsel dışavurumda yaratıcılık unsuruna derin bir iniş yapılırken, özellikle görsel ve işitsel yaratıcı faaliyetlerde sıklıkla kullanılmaya başlanan iki araç olarak Ableton Live ve Derivative TouchDesigner hakkında bilgi aldık. MUSE VR’ın kurucu ortağı ve yaratıcı yönetmeni Talat Alkan, interaktif hikayeciliğin sanatta kullanımı ve çalışmaların mutfağı hakkındaki deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. “Sanal ve artırılmış gerçeklik, endüstriyel ve ticari projelerden sanatsal anlatılara hikayelerin anlatım şeklini ve deneyimini nasıl değiştiriyor?” sorusuna cevap aranan atölyede  “Osman Hamdi Bey’in Dünyasına Yolculuk”; “Sanal Devrim” Devrim Erbil ve Tesla’nın Laboratuvarının yaratıcıları, bu yeni ortamların hikaye anlatımı gücünü ve hikaye anlatımının geleceğini nasıl şekillendirdiğini bu atölyede tartıştı. “Potansiyelimizi ortaya çıkarma sürecimizde öğrenme deneyiminin payı nedir?” sorusuna cevap arayan ATÖLYE Akademi’nin deneyimli takımı tarafından oldukça keyifli bir atölyede kendimizi aradık. In the Gap of Data World: Connectedness isimli kamusal jeneratif sanat projeleri ile bir atölye gerçekleştiren Didem Yalınay ve Onur Ege Ertürk ‘in beraber yaratmak ve karşılaşmaların gücü üzerine çalışmak üzerine gerçekleştirdiği çağrıda katılımcıların aktif olduğu bir deneyim yaşandı. Yaratıcı süreçlerde bir araç olarak makina öğreniminin rolünü keşfetmeye çalışan açık kaynak kodlu bir araştırma projesi olan Magenta ile beraber, değişik demolarla Magenta’nın nasıl çalıştığını ve sunduğu olanakları anlamaya çalışıp, Magenta’nın sunduğu olanakları kullanarak Barbaros Günay & Turgut Uyar’ın öncülüğünde müzik üretilmesi hedeflendi.  En popüler sosyal etkileşim ve iletişim araçlarından olan kutu oyunlarının temel tasarım ilkelerini ve öğrenme aracı olarak nasıl kullanılabileceğini ele alacağımız atölye Kutu Oyunu Yapma, Ceren Öztulca ile beraber eğlenceli bir atölye olarak kayıtlara geçti. Begüm Aydınoğlu ve Özge Tunalı, parametrik ve algoritmik modelleme dünyasına giriş yapmak ve projeler üretmek isteyenler için doğada var olan fiziksel kuvvetlerden olan manyetik alanlardan yola çıkarak tasarım yapma yöntemleri üzerine atölye çalışması gerçekleştirdi.

İlham Kaynağı Olan Konuşmalar

Sahip olmaktan ait olmaya mı gidiyoruz? Değişim değil büyük bir dönüşüm mü geçiriyoruz? Dijital sanatın nasıl satılacağı üzerine kafa yorduğu sürecin içindeki Furkan Temir, Levent Erden ile birlikte “gerçeklik” üzerine yeni yorumları belleklerimize hediye etti. “Bugüne kadar var olan üretim sistemlerinin bitip tamamen yeni bir üretim şeklinin doğacağını” belirten Levent Erden’in analog fotoğraflardan 24 saatlik story’lere geldiğimiz dünyayı yorumladığı yeni gerçeklikte, “Ekranların kaybolup yerini lenslerin aldığı bir dönem mi bekliyor?” sorusunu zihinlere bıraktı. Furkan Temir’in Sonar +D kapsamında üretip galeriye yerleştirdiği QR kod içeren bir heykel üzerinden, AR ile beraber bu heykeli nasıl telefonumuza indiririz sorusu yeni depolama formatı USDZ üzerinden tartışılırken günümüze ve geleceğe dair parlak çıktılar bıraktı.

Sanat, representatif temellerinden sıyrılıp daha dinamik, durağan olmayan ve deneyim-tabanlı bir hale mi dönüşüyor? Sistem-tabanlı bir bakış açısı temelinde, sanat, tasarım ve teknolojinin birbirlerine giderek yakınlaşması konusunda neler söylenebilir? Bu soruları tartışırken, katılımcılar Ali Bozkurt ile aynı zamanda oto-üretken sistem tasarımı, yaşayan ve sürekli-değişen bir mefhum olarak sanat eseri, sarmalanma, karışık-gerçeklik, bedensel etkileşim ve kolektif hayal gücü gibi birçok yeni kavramı da yakından tanıma fırsatı buldular.

Müzeler merkezileşmeden çıkıp kendini formunu mu yaratıyor? OMM Müzesi direktörü Zeynep Birced ve Sonar +D İstanbul küratörü ve Digilogue artistik direktörü Lalin Akalan’ın yanıtlarında yeni dönem sanatın derinliklerine indik. “Hayatın içine entegre olmuş” bir müzecilik anlayışı içinde olduklarını ifade eden müze direktörü Zeynep Birced, “OMM Müzesi’ni alışılagelmiş statik müzecilik anlayışından ziyade dinamik bir temele oturttuklarını belirtti.

“Savaş Sonrasi 50 Yılda, Siyasal Ekonomik Sosyolojik ve Teknolojik İlerlemeler Doğrultusunda Müziğin Evrim” başlıklı konuşmasıyla bir saatte yoğun bir pazarlama okuması sunan Levent Erden’in konuşması en çok ilgi gören kısımlardan biriydi.

Digilogue