Tasarımlarında çağdaş konuları, tarihsel ve politik referansları teknoloji ile buluşturan sanatçı İbiye Camp 5.İstanbul Tasarım Bienali kapsamında Digilogue için Instagram filtresi tasarladı. Behind Shirley adlı filtre yüz tanımlama sistemlerinde beyaz renkli olmayan insanların tanımlanamamasını eleştiriyor ve endüstrideki standartlaştırılmış şablonların hatalarını açığa çıkarıyor.
Tüm canlıları, insanları, doğayı, mikroorganizmaları ve hatta tüm evreni yeniden birbirine bağlama temasını tasarımınızda nasıl gerçekleştirdiniz?
Araştırmama film renk dengesinin ilk gelişmelerini inceleyerek başladım. 1940’larda film renginin geliştirilmesinde kullanılan kimyasallar, kırmızı, sarı ve kahverenginin tonlarını bozdu ve bu da daha koyu tenli insanların fotoğraflarını çekerken hatalara yol açtı.
1970’lere kadar bu hata düzeltilemedi. Mobilya ve çikolata üreticileri, müşterilerin farklı ahşap taneleri ve çikolata türleri arasında ayrım yapamadıklarını bildirdiğinde böyle bir sorun olduğunda fark edildi.
Modern teknolojideki yüz tanıma yazılımının geliştirilmesinde beyaz olmayan insanlar göz ardı ediliyor. 2019 yılında Wired Dergisi, en iyi performans gösteren yüz tanıma sistemlerinin, beyaz olmayan insanları beyaz insanlardan 10 kat daha yanlış tanımladığını söyledi.
Behind Shirley adlı filtreyi geliştirme sürecinde, portrelerini yakalayabilmek için bireyler üzerinde canlı taramalar yaptım. Tarama, programı bozmak ve aklını karıştırmak için düşük bir ayarda yapıldı.
Filtrede kullanılan renkler, 1940’ların standart renk eşleştirme şablonundan alındı. Bir bütün olarak filtre, tek bir formda derlenen yanlışları ve hataları temsil ediyor.
Filtre, yapay zekanın gördüğü şeyin hayali bir görüntüsü.
Aynı tasarım içinde birden fazla gövde, boyut, vizyon, bakış açısı sahibi olmak sizin için ne ifade ediyor? Bu şekilde tasarlama eğiliminde misiniz?
Tasarladığımda, sık sık çağdaş konu ile birlikte tarihsel ve politik anlatıları referans alarak, bir zaman çizelgesi göstermeye çalışıyorum. Bununla birlikte, ırksal adalet diyaloğunun diğer yönlerini araştırmak da bir afro-fütürizm pratiği. Diğer alternatif evrenleri değerlendirmek için afro-fütürizmi kullanıyorum.
Alternatif bir vizyon hayal etmenin yanı sıra ne olabileceğini de sorguluyorum. Shirley’nin filmindeki bakış açısı, Shirley Card olarak adlandırılan standart bir renk dengesi deseni. Shirley Card, hikayenin ana kahramanı ve anlatıcısı. Ve filtre, bu standartlaştırılmış şablonun yakaladığı hataların bir izlenimi.
Bienal için eserinizi tasarlarken, küresel kriz ve bugünün dünyasının ekonomik yapıları hakkında kritik bir bakış açısı aldınız mı?
Black Lives Matter’ın küresel hareketi ve sürekli maruz kaldığımız polis vahşeti, Bienal’e yaklaşımımı muhalif bir şekilde etkiledi.
Bence sürekli gözetim, anonimlik ve kişisel veriler kötüye kullanılma riski altında. Bu nedenle, algoritmalardaki hataları araştıran tasarlanmış filtrenin yanı sıra, aynı zamanda bir maske görevi görüyor. Tüm yüzü kapatmanın, 2020’de bir tasarım yaratmanın altını çizen bir çağrışım olduğunu düşünüyorum.
Tasarımınızla, yalnızca tasarımınızı deneyimleyen kullanıcıyı değil, aynı zamanda herhangi bir tasarım sürecine özgü birçok bileşen ve karmaşıklığı nasıl birbirine bağlamayı başarıyorsunuz?
Bir tasarımcı olarak, pop kültüründen ve medyadan çok etkileniyorum, bu yüzden bir sosyal medya platformundan bir filtre oluşturmak benim için doğal bir tepkiydi.
Bir tasarım sürecinin en önemli kısmı tasarım deneyimi. Pandemi sırasında ve fiziksel mesafede koşulların değişmesinden dolayı, tasarımın etkileşiminin uyum sağlaması gerekti. Şimdi birçok tasarımcı ve sanatçı, fiziksel ve dijitalin birbirleriyle nasıl konumlandığı üzerine yeniden düşünüyor ve artırılmış gerçeklik, iki deneyimi bir araya getirmede etkili bir araç.
Tasarım, insanları canlı olmayan nesnelere daha empatik bir şekilde nasıl bağlayabilir? Bu empatiyi arttırmanın nedeni nedir?
Empatinin yapay zekadaki önemi gittikçe artıyor ve veri kümelerine ve algoritmalara daha fazla dikkat gerektiriyor. Uygulamaların ve algoritmaların kodlayıcıları ve tasarımcıları, diğer şablonları, sistemleri, gerçekleri, tonları, zaman çizelgelerini vb. geliştirmeli ve dikkate almalı. Teknoloji günlük hayatımızın bir parçası, bu yüzden duygu, teknolojinin tasarım sürecinde bir ihtiyaç.
IG filtreniz ile, beyaz olmayan insanların yüz tanıma sistemi içinde uzun yıllardır maruz kaldığı ırksal adaletsizliği nasıl eleştiriyorsunuz?
Bu filtre, beyaz olmayan insanları yanlış tanımlayan yüz tanıma algoritmalarının şiddetli geçmişine bir yanıt olarak geliştirildi. Bu filtre, endüstri standartlarındaki hataları açığa çıkarıyor. Standart şablonların sorunlarını ortaya çıkarmak için kullanılıyor.
Ön yargılar ve varsayımlar algoritmaların çalışma şeklini nasıl etkileyebilir?
Dijital görüntüleme teknolojisinde var olan algoritmik önyargılar, insan önyargılarından kaynaklanıyor. İnsan davranışı, yapay zekayı veri havuzlarından gelen örneklerle yönlendiriyor. Algoritmalar kendi davranışlarımızı yansıtır ve olumsuz yönlerini daha da kötüleştirir.
Teknoloji sektörü, algoritmayı kodlayan ve yazan çoğunlukla beyaz mühendisler tarafından domine ediliyor. Programlamadaki algoritmik önyargılarla mücadele etmek için, değişkenler bulmak ve daha büyük veri havuzları yaratmak için daha çeşitli bir kodlayıcı topluluğuna ihtiyaç var.
Küresel yapay zeka söylemine “empati”yi dahil etmek neden bu kadar önemli?
Yapay zekanın çalışma şeklimizin ve yaşantımızın daha da büyük bir parçası olacağına inanıyorum. Yapay zeka gelecekte kendi kendini süren araçlar, emniyet teşkilatı ve tıp için kullanılacak, bu yüzden karar vermek için empati kullanmalı ve birçok gerçeklik hakkında fikir sahibi olmalı. Yapay zeka Birleşik Krallık’ta örneğin, Nijerya’dan daha farklı çalışabilir. Yapay zeka, zıt bölgelerdeki duygusal süreçlerin yanı sıra çok çeşitli lojistik süreçlere sahip olacak. Eşit bir formata sahip olmak için, tasarımcıların birden fazla boyutta çalışmaya devam etmeleri gerekiyor.