Yalın Deniz Özcan ve Anıl Ulaş Özcan’ın hava kalitesi ölçümlerinden alınan verileri kullanarak hava kirliliğini ses boyutunda simüle ettiği “Lahza/Suddenly Exposed” projesi, Digilogue’un desteği ile düzenlenen Sonar +D Istanbul’da en dikkat çeken projeler arasında yer alıyor.
Hava kirliliği, çağımızın en büyük problemlerinden biri. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, hava kirliliği yüzünden her yıl dünya genelinde yaklaşık yedi milyon insan hayatını kaybediyor. Büyük şehirlerin gün geçtikçe bozulan hava kalitesi, hepimizin sağlığını ciddi şekilde etkiliyor.
Bozulan tabiatta görülmeyeni görünür, hatta duyulur kılmayı merkez noktası olarak alan Yalın Deniz Özcan ve Anıl Ulaş Özcan’ın “Lahza/Suddenly Exposed” projesi, hava kirliliği konusunda farkındalığımızı artırmayı amaçlıyor. Projede, Türkiye’nin 15 büyük ilinin hava kalitesi ölçümü verilerinden alınan PM 2.5 ve PM 10 gibi havada bulunan ve insan akciğerindeki gaz değişimini engelleyen partiküller ile O3, NO2, SO2 ve CO gibi fazla olması halinde insan sağlığını olumsuz etkileyen moleküllerin değerleri, synthesizer üzerinde bulunan temel parametrelerle eşleniyor.
Fikir ve oluşum aşaması yaklaşık bir yıl süren projenin en büyük ilham kaynağı, Sonar +D Istanbul 2019’da Konstantinos Vasilakos’un “Sonifying Dark Matter” başlıklı semineri. Vasilakos’un Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın verilerini kullanarak ses yaratma üzerine verdiği semineri dinleme fırsatını elde eden Yalın Deniz Özcan ve Anıl Ulaş Özcan, data kullanarak ses yaratımını ilk defa bu sayede duymuş. Yaklaşık 1 yıl kadar çevre mühendisliği şirketinde de çalışan iki kardeş, bu bilgi birikimini kullanarak ortaya faydalı bir proje çıkarmaya karar vermiş.
Proje, sadece Türkiye’deki 15 ili kapsıyor ama Yalın Deniz Özcan ve Anıl Ulaş Özcan’ın bir sonraki hedefi, bunu New York, Hong Kong, Viyana gibi büyük şehirlere de uygulamak. Şu an yalnızca belirli bir saat aralığında olan verileri kullanan Yalın Deniz Özcan ve Anıl Ulaş Özcan, bunu gerçek zamanlı olarak güncellenecek hale getirmeyi amaçlıyor. Ayrıca projeye katılacak yeni kişilerle de iş birliği yaparak bu verileri görsel olarak desteklemeyi planlıyorlar.
Yalın Deniz Özcan’a göre, hava kalitesindeki değişim çok yavaş bir şekilde gerçekleştiği için gündelik hayatımızda bunun farkına varamayabiliyoruz. Bu yüzden de tabiattaki görülmeyeni görünür, hatta duyulur kılabilmekteki en önemli nokta, insanların alışkanlıklarını bozmaktan geçiyor. İnsanların daha önce deneyimlemediği duyularıyla bazı gerçekleri fark etmeleri, bu alışkanlığı bozan etmenlerden biri.
Sosyal izolasyon sürecinde, hava kalitesinde yaşanan dönüşümü ses düzlemine çeken ikili, İstanbul’u karantina öncesi ve sonrası olarak ele alıyor. Ortaya çıkan sonuç ise, insanların sokağa çıkmadığı bugünlerde düzelen hava kalitesini hepimize kanıtlıyor. “Şu an bir şeyler düzeliyor gibi ama bu durum mecburiyetten kaynaklanıyor” diyen Yalın Deniz Özcan, kısa vadeli ve zorunluluktan kaynaklanan bu dönüşümün, uzun vadeli ve bilinçli bir hale evrilmesi gerektiğine inanıyor.
Yine data kullanarak su, toprak, ışık, gürültü gibi kirlilik çeşitleriyle ses üretmeyi ve hepsini birlikte müzikal olarak icra edilebilir hale getirmeyi düşünen Yalın Deniz Özcan ve Anıl Ulaş Özcan, son haftalarda içinde bulunduğumuz durumdan ötürü geri plana atılan ama hepimizi ilgilendiren göç ve göçmen sorununa da yeni projeleriyle değinmeyi amaçlıyor. Halihazırda göç ve elektronik müzik üzerine yaptığı bir bitirme çalışması bulunan Yalın Deniz Özcan, ilerleyen zamanlarda bu alan üzerine yeni projeler üretmeyi hedefliyor.