Nükleer enerji mühendisliği ve mimarlık eğitimi alan Ali Demirel, teknolojiyi mesleğinin her alanında kullanıyor. Tasarımcı, insan deneyimi üzerine düşünmenin teknolojiye katkılarını ve teknolojiyle insanın hangi noktalarda ayrıldığı konularının sorgulamanmasının önemini vurguluyor.
Çalışmalarını Berlin’de devam ettiren Ali Demirel, 1993’ten beri sürdürdüğü deneysel video pratiğini çoğunlukla bilimsel ve mimari kavramlardan yola çıkan yapısal kompozisyonlara dayandırıyor. Ali Demirel, anlattığı hikayelerde maddeleri metamorfik olarak ele alarak, bireylerin deneyimlerini görsel ve işitsel olarak kendilerine sunuyor. Sanatçının, İstanbul’daki ilk kişisel sergisi olan Ada da bu deneyimlere örnek olarak “ütopya” kavramı etrafında gelişen türlü tarihsel ve çağdaş anlatıları da çağrıştırıyor.
Teknoloji o kadar baskın olmaya başladı ki insani değerleri bastırmaya doğru gidiyor.
Ali Demirel, günümüzde teknolojinin bizlere yaşattığı kolaylıklardan bahsederken bir yandan da hayatımızda insana dair değerleri bastırmaya başladığınının endişesini aktarıyor. Yaptığı projelerde genelde insani deneyimlerin sürece ve üretime nasıl dahil olabileceğini araştıran Demirel, bir müziği dinlediğimiz zaman bile bizim organik olarak hissettiğimiz anlık duygularımızı teknolojik bağlarla tamamen ortaya dökemediğimizden söz ediyor.
Teknolojik imkanların fazlalaşması fikrinize yoğunlaşmanızı engelleyecek bir kalabalık yaratabiliyor.
Teknolojinin gelişiminin çalışma alanlarındaki avantajlarından bahseden Ali Demirel bir yandan da çağımızda teknolojiyi sınırlandırmanın önemli olduğunu, aksi takdirde fikirlerde özgünlüğün kaybedilebileceğini söylüyor. Eskiden bu kadar teknolojik malzeme opsiyonu olmadığı zamanlarda fikre daha çok odaklanıldığını belirten Demirel, teknolojinin sınırlandırılmasının gerekliliğini vurguluyor.
Teknolojide yaşadığımız en devrimsel gelişmenin Yapay Zeka olduğunu düşünüyorum.
Yapay zekayla birlikte insani deneyimler ve teknoloji arasındaki sınırın çok kayganlaşmaya başladığını belirten Ali Demirel, dijital teknolojiler ve biyolojik formların kaynaşmasıyla bir tür mutasyona doğru gittiğimizi söylüyor. 21. yüzyılda popüler olan meditasyon, yoga gibi konulardaki benlik arayışlarını yine insani deneyimlerle bağdaştırırken nerelerde teknoloji ile ayrıldığı ya da bahsedilen mutasyona nasıl evrimleşeceği konusu üzerine konuşulması gerektiği üzerinde duruyor.
Teknolojinin son geldiği noktadan itibaren doğaya geri bakmaya başladım.
Son çalışmalarında insani deneyimleri nasıl tetikleyebilirim ve doğadan ne öğrenebilirim sorularına cevap arayan Ali Demirel enteresan coğrafi noktalardan ve o coğrafi noktalarda gelişmiş mitoloji ve inanışlardan ilham aldığını belirtiyor. Son olarak Şinto inanışını araştırdığını söyleyen Demirel doğaya inanan bir düşünce biçimini ve kültürün teknolojiyle olan barışıklığını da merakla incelediğinden bahsediyor.
Digilogue’un düzenlediği Teknoloji ile Yaratılanlar podcast serisinde, Ali Demirel’in konuk olduğu bölümü dinlemek için tıklayın.