Mimarlık serüveni 2013 yılında, tarihi Belvü Apartmanında başlayan Melike Altınışık, kendi adını taşıyan mimarlık ofisinin kurucusu. Bu sekiz yılın öncesinde de, yedi yıl boyunca Londa’da Daha Hadid bünyesinde yer almış. Teknolojiyi, teknolojiyi doğa, mimarlık ve tasarım arasındaki önemli bir bağlaç olarak görüyor ve bunu pratiğine bu şekilde yansıtıyor. Bir mimar olarak sistemler tasarlamanın ve katılımcı bir yapının özellikle gelecekte vazgeçilmez olacağına inanıyor.
15 yıldan fazladır mimarlık mesleğini sürdüren Melike Altınışık, meslek hayatı boyunca hem yerel hem de ulusal birçok projeyi hayata geçirdi. Tasarımları ile Europe 40 under 40, FEIDAD Tasarım Ödülü (Far Eastern International Digital Architecture Design Award) ve İsviçre Sanat Ödülü (Swiss Arts Award) gibi birçok prestijli ödül alan mimar, çeşitli ulusal, uluslararası ve davetli mimari proje yarışmalarında, konferanslarda, sergilerde ve yayınlarda yer aldı. 2013 yılında kurduğu Melike Altınışık Architects’in projeleri arasında İstanbul’da yer alan fütüristik yapıdaki 369 metrelik “Istanbul TV ve Radyo Kulesi” ile Güney Kore’nin Seul şehrindeki dünyanın ilk öncü “Robot Bilimi Müzesi” yer alıyor.
Biz başka teknolojilerin icat ettiği teknolojileri keşfedip onlara tasarı dünyasında yer vermeye çalışıyoruz.
Melike Altınışık, teknolojinin, insanların doğal kaynakları bir nevi basit bir araç olarak ele alıp sonrasında ilginç buluşlar yaparak kendilerine yeni dünyalar keşfettikleri bir gerçeklik içerdiğine inanıyor. Bu inanışla da, günümüz teknolojisinin de keşfetmeye ne kadar müsait olduğunu ve her geçen zamanda varolan teknolojilerden yeni uygulamalar ve yollar bularak kendi pratiğine uyguladığından bahsediyor. Seul’de hayata geçirdikleri Robot Bilimi Müzesi projeleri de buna güzel bir örnek. Genelde “yapma” eylemlerinde görev alan robotların daha deneysel bir yaklaşımla 3. boyutlu yazıcı süreçlerine dahil edilmesi, dijitalde tasarlanan bu dünyanın fiziksele uygulanması Altınışık’a göre teknolojinin pratikte evriltilerek gelişmesini örneklendiriyor.
Dijital evrim, biz, içinde bulunduğumuz toplum, sosyal ilişkiler ve kültürel yapılar gibi birçok şeyi değiştirdi. Tasarım dünyası da bunlardan biri.
Tasarımı eksiden nispeten daha biçimsel kavramlarla tanımladığını belirten Melike Altınışık, dijital evrimle birlikte artık tasarımı daha bütünsel ve süreçsel görüyor. “Tasarımın tek bir cevabı yok. Sadece siyah dediğiniz beyaz dediğiniz bir ya da sıfır dediğiniz cevaplardan oluşmuyor. Bunların arasındaki tüm olasılıkları içerebilecek potansiyellerden oluşuyor. Yani teklik değil, bir çokluk sistemi sunuluyor ve o çokluk içerisinden de e en uygun, en ideali bulmaya çalışıyoruz. Bunu tabii ki teknolojinin desteği ile yapabiliyoruz. Teknolojinin sunduklarıyla zamanı kullanma şeklimiz değiştiği için tek bir ürün üretmektense çoklu dünyaya evrilebildiğimiz, biraz da katılımcılığın işin içine girdiği bugünün tasarım dünyasında bu durumlar söz konusu.”
Önümüzdeki yıllarda teknoloji ile mesleki roller değişebilir ve bizler sistem kurucular olabiliriz.
Çoğu kişinin aksine, önümüzdeki yıllarda herkesin mimar olabileceğini düşünen Melike Altınışık, bu düşüncesini teknoloji ile birlikte değişecek rollere dayandırıyor. Dijitalleşme ile birlikte, insanlara sunulacak çeşitli sistemlerin gelişeceğini ve bu sistemler sayesinde seçme hakkının farklı alanlardaki insanlara tanınabilecek, bu düzende mimarların rolü ise tasarımı seçip uygulamaktan ziyade bu seçme hakkını sağlayacak sistemi kurmak olacak. Yapay zekalarla birlikte eğitmeye başladığımız dijital varlıklar, Altınışık’a göre mimarların olasılıklar dünyasını tasarlamada kullanacakları araçlar olacaklar ve bu sayede kişiler, onlara sunulan binbir seçenekten kendilerine uygununu seçerek bir mimar gibi “yapma” eylemine geçebilecekler.
Dijital evrime ayak uydurabilmek için teknolojik araçlara farkı şekilde bakmayı öğrenmemiz gerekiyor.
“Gündelik hayatımızda çoğunlukla yer alan teknolojik araçları, dijital evrimle birlikte farklı şekilde görmeye ve değerlendirmeye başlamamız gerekiyor.” Bu fikrini aktaran Melike Altınışık, teknolojiyi entegre ettikleri deneysel çalışmaların arasında gaming kavramını da paylaşıyor. Ona göre sanal oyunlar, bir nevi oradaki sanal ortamlarda var olabilme halini güçlendirmemizi sağlayan ara yüzlerle de ilişkimiz ortaya çıkmış oluyor. Gelecekte tasarlama gücünü elinde tutmaya devam etmek isteyenlere de, yapay zeka, AR/VR teknolojileri, robotik teknolojiler ve bu sistemlerin aralarında kurdukları diyaloglar üzere kafa yormalarını tavsiye ediyor.
Digilogue’un düzenlediği Teknoloji ile Yaratılanlar podcast serisinde, Melike Altınışık’ın konuk olduğu bölümü dinlemek için tıklayın.